Kudüs, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve birçok dini olayın merkezi olmuştur. Bu tarihi miras, günümüzde yapılan arkeolojik kazılarla daha da derinleştirilmektedir. 30 Ağustos 2023 tarihinde, Kudüs’teki Davut Şehri’nde, İsa’nın bir körü iyileştirdiği Siloam Havuzu yakınlarında antik bir baraj keşfedildi. Bu keşif, Kudüs’ün tarihi ve kültürel zenginliğini yeniden gözler önüne seriyor.
Baraj, Siloam Havuzu’nda gerçekleştirilen kazılar sırasında bulundu ve bu yapının M.Ö. 9. yüzyıla, yani yaklaşık 2800 yıl öncesine ait olduğu belirlendi. Kudüs içinde bulunan bu baraj, hem boyutları hem de yapısal özellikleri açısından dikkat çekici bir yapıdır. Yaklaşık 12 metre yüksekliğinde, 21 metre uzunluğunda ve 8 metre genişliğindedir. Bu boyutları ile İsrail’de şimdiye kadar keşfedilen en büyük baraj olma özelliğini taşımaktadır.
Barajın inşa tarihi, kazılarda bulunan dal ve yaprak kalıntıları sayesinde oldukça dar bir zaman dilimine, M.Ö. 805 ile 795 yılları arasına yerleştirilebilmiştir. Araştırmalar, bu yapının dönemin iklim koşullarına bir yanıt olarak inşa edildiğini göstermektedir. Eski Kudüs’te yaşanan kuraklık ve ani sel baskınları, bu tür büyük ölçekli su sistemlerinin inşasını zorunlu kılmıştır.
Barajın, Gihon Çeşmesi’nden gelen ve antik Kudüs’ün ana vadisinden akarak gelen sel sularını toplayacak şekilde tasarlandığı belirtiliyor. Bu durum, barajın hem su yönetimi açısından önemini artırmakta hem de dönemin insanlarının iklim değişikliği ile başa çıkma çabalarını gözler önüne sermektedir. Kazı başkanları, “Tüm veriler, İsrail topraklarında az yağış olan bir dönemin yaşandığını ve bunun kısa ama şiddetli fırtınalarla kesintiye uğradığını gösteriyor. Bu nedenle, bu tür büyük ölçekli su sistemlerinin kurulması, iklim değişikliği ve kurak koşullara doğrudan bir yanıt olarak ortaya çıkmıştır,” ifadelerini kullanmıştır.
Kudüs Antik Eserler İdaresi (IAA) Müdürü Eli Escusido, bu barajı, Kudüs’teki Birinci Tapınak dönemi kalıntıları arasında en etkileyici ve önemli bulgulardan biri olarak tanımlamıştır. Ayrıca, “Son yıllarda Kudüs, tarih boyunca tüm dönemleri, katmanları ve kültürleriyle her zamankinden daha fazla gün yüzüne çıkmıştır. Daha keşfedilecek birçok sürpriz var,” diyerek bu bulgunun önemine dikkat çekmiştir.
Barajın bulunduğu bölge, Hristiyanlık için önemli bir yere sahiptir. İncil’de yer alan bir hikaye, İsa’nın Siloam Havuzu’nda bir körü iyileştirdiğini anlatmaktadır. Bu olay, İncil’in Yuhanna bölümünde detaylandırılmaktadır:
“Gözlerin nasıl açıldı?” diye sordular. O da, “İsa adında bir adam, toprağı alıp gözlerime sürdü ve bana Siloah’a gitmemi söyledi. Ben de gidip yıkandım ve gördüm,” dedi.
Bu bağlamda, barajın keşfi, hem dini hem de tarihi açıdan önemli bir bağlantı sunmaktadır. Arkeologlar, barajın yapımında kullanılan taşların büyük ve sağlam olduğunu, bu nedenle yapının zamanla dayanıklılığını artırdığını belirtmektedir. Kazı alanından elde edilen görüntüler, arkeologların büyük taş yapılar üzerinde çalıştığını göstermektedir. Bu durum, antik dönem mühendisliğinin ne denli ileri düzeyde olduğunu da kanıtlamaktadır.
Kudüs, İncil’de en çok referans verilen şehirlerden biri olarak, tarihi ve dini olaylarla doludur. 2023 yılının başlarında, Hristiyanlığın en kutsal mekanlarından biri olan Kutsal Mezar Kilisesi’nde antik bir bahçeye dair kanıtlar bulunmuştu. Bu tür keşifler, Kudüs’ün tarihi zenginliğini ve sürekli olarak yeni bilgiler sunan bir alan olduğunu göstermektedir.
Kudüs’teki bu tarihi barajın keşfi, hem bölgenin tarihi açısından hem de iklim değişikliği ile mücadele konusunda insanlığın geçmişteki çözümlerini anlamak adına büyük bir adım olmuştur. Bu tür bulgular, tarih boyunca insanların çevresel zorluklarla nasıl başa çıktığını ve bu süreçte geliştirdikleri mühendislik bilgilerini gün yüzüne çıkarmaktadır.
Barajın yapımında kullanılan teknikler, antik mühendisliğin ustalığını gözler önüne sermektedir. Taşların boyutu ve inşa yöntemleri, dönemin insanlarının mühendislik bilgilerini ve su yönetimindeki becerilerini yansıtmaktadır. Bu tür büyük ölçekli yapılar, yalnızca su kaynaklarını yönetmekle kalmayıp, aynı zamanda toplumsal yaşamın düzenlenmesi ve tarımsal üretkenliğin artırılması açısından da kritik öneme sahiptir.
Sonuç olarak, Kudüs’teki bu tarihi baraj keşfi, sadece arkeolojik bir bulgu olmanın ötesinde, insanların geçmişteki yaşamları, inançları ve çevresel değişikliklere karşı verdikleri mücadeleleri anlamamızda önemli bir rol oynamaktadır. Gelecekte yapılacak çalışmalar ve kazılar, bu tür tarihî olayların daha da derinlemesine incelenmesine olanak tanıyacaktır. Bu keşiflerin, hem Kudüs’ün tarihi kimliğini yeniden şekillendireceği hem de insanlığın geçmişteki iklim değişikliği ile başa çıkma yöntemlerini anlamamıza yardımcı olacağı aşikardır.
https://shorturl.fm/V6BzP